1. ... Halit Ayarcı çok terbiyeli bir şekilde esnedi:- Yine aynı mesele... dedi. Daha doğrusu hep aynı mesele! Aziz dostum, siz şifa kabul etmez bir gayrimemnunsunuz... Bu işlerde bilmek ikinci derecede kalır. Yapmak vardır, sadece yapmak... Sonra kendi kendine konuşur gibi ilâve etti:- Bilgi bizi geciktirir. Zaten ne sonu, ne de gayesi vardır. Mesele yapmak ve yaratmaktadır. Bilselerdi, bilselerdi... Fakat bilselerdi bunu yapamazlardı. Bu heyecana, bu icada, bu kendiliğinden bulmağa erişemezlerdi. Bilgileri buna mâni olurdu. Kızınız bu geceyi yarattı. Ne ile? Yaratma kabiliyetiyle... Çünkü yaratmak, yaşamanın ta kendisidir. Biz yaşayan, yaşamayı tercih eden insanlarız. Siz istediğiniz kadar somurtun!...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
2. Zaten saatle insanı birbirinden pek ayırmazdı. Sık sık, ''Cenab-ı Hak insanı kendi sureti üzerine yarattı; insan da saati kendine benzer icat etti...'' derdi. Bu fikri çok defa şöyle tamamlardı: ''İnsan saatin arkasını bırakmamalıdır. Nasıl ki, Allah insanı bırakırsa her şey mahvolur!'' Saat hakkındaki düşünceleri bazen daha derinleşirdi: ''Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!
Saatleri Ayarlama Enstitüsü